Kıbrıs’tan Türkleri sürmek ve Enosis Planı kapsamında adayı Yunanistan’a ilhak etmek amacıyla EOKA-B, darbe yapılarak iktidarı ele geçirmişti. Bunun üzerinde Türkiye garantörlükten doğan hakkını kullanarak, adaya müdahale kararı aldı.
Konuyu görüşmek üzere 5 Temmuz 1974’te I. Cenevre Konferansı toplandı. Konferanstan bir sonuç çıkmayınca Türkiye, 20 Temmuz 1974 tarihinde ve saat 06.05 sularında I. Kıbrıs Barış Harekatı’na başladı.
BM’nin 353. sayılı Kararı ile ateşkes ilân edildiğinde Türk Ordusu Lefkoşe-Girne Hattı’nı zaten birleştirmişti. Böylece Kıbrıs’ta ve Yunanistan’daki cunta hükümetleri düştü.
8 Ağustos 1974’te II. Cenevre Konferansı toplandı. Ancak Yunan tarafının ele geçirdiği yerleri tahliye etmemesi ve esirleri bırakmaması üzerine “Ayşe Tatile Çıksın” parolasıyla 13 Ağustos 1974 tarihinde II. Kıbrıs Barış Harekatı başladı. Türk Ordusu, 14 Ağustos’ta Lefkoşe’ye, 15 Ağustos’ta Lefke ve Magosa’yı girerek, bugünkü hattı çizdi.
Bu savaşta Türk Ordusu 498 şehit ve 1.200 yaralı; Türk tarafı 340 şehit ve 1.000 yaralı vermiştir. Yunan tarafının zaiyatıysa 4.000 ölü ve 12.000 yaralıdır.
Yavru Vatan’ın kurtarılması üzerine Türk Milleti, Başbakan Bülent ECEVİT’e, “KARAOĞLAN” unvanını layık görmüştür.
2 Ağustos 1975’te Viyana’da yapılan Mubadele Anlaşması gereği 50 bin Türk ve 70 bin Yunan yer değiştirmek zorunda kaldı.
Kıbrıs Türkleri’ni korumak, adanın ilhakını önlemek ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güvenliğini güçlendirmek için yapılan Kıbrıs Barış Harekatı, BM tarafından hiç kabul edilmemiş ve Türklerin “self-determinasyon hakkı” da tanınmamıştır. Ancak Türk tarafının “taksim” esaslı federasyon önerisinin kabul edilmemesi, özellikle Yunan Tarafı’nın adanın temsilcisi gibi gösterilmesi üzerine Türk Yönetimi tek taraflı olarak 13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmuş, akabinde 15 Kasım 1983 tarihinde de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilân ettmiştir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Bağımsızlık Bildirgesi: “Irk, milli menşe, dil ve din gibi farklılıklara dayalı olarak insanlar arasında ayırım gözetilmesini, her türlü sömürgeciliği, ırkçılığı, baskı ve tahakkümü reddeden, Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da ve dünyada tam bir barış ve istikrarın, huzur ve güven içinde yaşama ve kendi kendilerini yönetmeleri hakları olduğuna inanan, aynı adada sorunları, eşit düzenlerde müzakerelerle, barışçı, adil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmanın mümkün ve zorunlu olduğu görüşüne sımsıkı bağlı bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının iki eşit halk arasında ortaklığın bir federasyon altında yeniden kurulmasını isteyen meclisimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunu ve bağımsızlık bildirgesini onaylar” kararıyla dünyaya duyurulmuştur.
5 Mayıs 1985’te Anayasa kabul edilmiş, 9 Haziran 1985’te de Rauf DENKTAŞ cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üç esas dayanak üzerine bina edilmiştir. Bu sacayağına bakarsak:
1) Türk halkı, 1960 Anlaşması’na göre kurucu unsurlardan biridir. Ki, 1 Kasım 1974’te BM, Kıbrıs Türk Halkı’nın adadaki iki halktan biri olduğunu kabul etmiştir.
2) Türk tarafı meşru yönetimden ayrılmamış, bilakis 1 Ocak 1964’te yönetimden uzaklaştırılmış ve sistematik bir soykırıma maruz bırakılmıştır. Dolayısıyla Yunan tarafının Kıbrıs Türk Halkı’nı yönetme yetkisi söz konusu değildir.
3) Bir devlette olması gereken kesin ve sürekli toprak; belirli ve sürekli teşkilat; güçlü ve sürekli siyasa Kıbrıs Türk Halkı’nda mevcuttur.
Sonuçta, Kıbrıs Türk Halkı’nın “self-determinasyon hakkı”nı kullanarak, meşru ve bağımsız bir devlet kurma hakkı uluslararası hukuka uygundur.